Türkiye insanı tarihini biliyor mu?

28 Nisan 2011 Perşembe

KIZILIRMAK NEHRİ

Kızılırmak Nehri Türkiye topraklarından doğarak yine, Türkiye topraklarından denize dökülen en uzun akarsudur. Uzunluğu 1.355 km’dir. Deniz taşımacılığı için kullanılmaz. Başlıca kolları Delice Irmağı, Devrez ve Gökırmak’tır.
Nehir, İç Anadolu'nun en doğusundaki Sivas ili İmranlı ilçesinde Kızıldağ 'ın güney yamaçlarından yaklaşık 39,8° Kuzey 38,8° Doğu noktasından doğar, ilk önce batı ve güney batıya 38,7° Kuzey 34,8° Doğu ya kadar akar, daha sonra yay şeklinde biçimlenir. İlkin batıya, daha sonra kuzey doğudaki Tuz Gölü'nü geçerek kuzey batıya akar. Daha sonra kuzey ve kuzey doğuya yönelir. Burada Delice Irmağı ile 40.47° Doğu 34.14° Batı nokasında birleşir. Sonra zig zaglar çizerek kuzey batıya akar. 41.10° Doğu 34.42° Batı da Devrez Nehri ile birlikte akar.Ve Kuzey doğuya doğru döner. Sonuçta Karadeniz'e 41.72° Kuzey 35.95° Doğu noktasında boşalır. Sırasıyla Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Aksaray, Çankırı, Çorum ve Samsun illerinden geçerken çok sayıda dere ve çayın sularını toplayarak Bafra Burnu'ndan Karadeniz'e ulaşır.
Yağmur ve kar sularıyla beslenen nehrin rejimi düzensizdir. Temmuz ve Şubat arasında düşük su düzeyinde akan nehir, Mart ayında hızla kabarmaya başlar ve Nisan ayında en yüksek su düzeyine ulaşır. Ortalama debisi 184 m³/sn olan nehrin 20 yıllık gözlem süresince en az 18,4 m³/sn'ye ve en çok 1.673 m³/sn'ye ulaştığı tespit edilmiştir.
Nehir üzerine 8 baraj yapılmıştır. Bunlar Kayseri ilinde Sarıoğlan,Yemliha kasabasında kurulmuş olan Yamula Barajı, Ankara yakınlarındaki Kesikköprü, Hirfanlı ve Kapulukaya barajları ile nehrin Bafra Ovası’na kurulmuş Altınkaya ve Derbent barajlarıdır. Nehir üzerine son olarak Obruk Barajı yapılarak 2007 yılı içerisinde su tutumuna başlanılmıştır.
İrili ufaklı birçok gölün bulunduğu Kızılırmak Deltası, Türkiye'nin Karadeniz kıyısında özelliğini büyük ölçüde koruyabilmiş en önemli sulak alanlarından biridir. 321 kuş türünün bulunduğu delta bitkiler bakımından da öneme sahiptir. Deltanın doğu tarafında ülkemizin nadir su basar ormanlarından Geleriç Ormanı bulunur.
İskilip Taybı Ovasından Kızılırmak
Adını suyunun renginden alan, antikçağda ise tuzlu akarsu anlamına gelen Halys adıyla anılan Kızılırmak, Anadolu'da kurulmuş medeniyetlere hep ev sahipliği yapmış. Bugün Kızılırmak Vadisi'nde tarihin her dönemine ait izler bulmak mümkün; kaya mezarları ve yerleşimleri, farklı medeniyetlere ait kaleler, köprüler ve daha pek çok iz.

Konu başlıkları

[gizle]

Kızılırmak ve yaşam verdiği kentler [değiştir]

Akaçlama alanı üzerinde yaşam verdiği ilçe ve merkez ilçe sayısı 21 ilde 45 tanedir. En çok sayıda kentin kurulmasına neden olduğu bölgesi Çorum İl sınırları içerisinde kalan kısmı olup burada 10 adet kentin varlık bulmasını sağlamıştır. 45 adet kentin yalnızca 24 tanesi Sivas, Kırıkkale ve Çorum illerindedir.
Iralama alan çığırında yer alan ilçe ve merkez ilçe belediyeleri (11 ilde 45 adet); sıralama çoktan aza doğru yapılmıştır:
Çorum ilinde 10 adet: Kargı, Osmancık, Dodurga, Laçin, Oğuzlar, Çorum, İskilip, Uğurludağ, Bayat, Sungurlu
Kırıkkale ilinde 7 adet: Sulakyurt, Bahşılı, Yahşihan, Kırıkkale, Keskin, Karakeçili, Çelebi
Sivas ilinde 7 adet: Gemerek, Şarkışla, Yıldızeli, Sivas, Hafik, Zara, İmranlı
Kayseri ilinde 5 adet: İncesu, Kayseri, Felahiye, Özvatan, Sarıoğlan,
Ankara ilinde 4 adet: Kalecik, Bala, Şereflikoçhisar, Evren
Kırşehir ilinde 3 adet: Kaman, Kırşehir, Mucur
Nevşehir ilinde 3 adet: Gülşehir, Avanos, Ürgüp
Sinop ilinde 2 adet: Durağan, Saraydüzü,
Samsun ilinde 2 adet: Bafra, Vezirköprü
Çankırı ilinde 1 adet: Kızılırmak,
Aksaray ilinde 1 adet: Sarıyahşi
Bu kentlerin bazıları zaman içinde yapılan baraj göletleri nedeniyle Kızılırmak ile sınır olmuşlardır; Sarıyahşi, Bahşılı gibi.

Doğal yaşam [değiştir]

Aşağı Kızılırmak Iralaması Balık dünyası [değiştir]

Yayın balığı (Silurus glanis)
Kadife balığı (Tinca tinca)
Sudak balığı (Sander lucioperca)
Gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss)
(Syngnathus acus)
Aşağı Kızılırmak ıralaması üzerinde sayılan alanlarda: 1- Güvercinlik Göleti 2- Cevizlik Göleti 3- Gamlık Deresi 4- Dereköy Göleti 5- İstavloz Çayı 6- Uluçay (Vezirköprü) 7- Narlı Göleti 8- Altınkaya Baraj Gölü 9- Eser Çayı 10- Ağacalan Çayı 11- Derbent Baraj Gölü 12- İlyaslı Çayı 13- Cemal Deresi 14- Kaynatma Deresi 15- Kızılırmak; olmak üzere Haziran 2003 ila Eylül 2005 tarihleri arasında Prof. Dr. Nazmi Polat ve arkadaşları; Selma Uğurlu, Şevket Kandemir tarafından yapılan bilimsel çalışmalarda; 10 familyaya ait (Anguillidae, Atherinidae, Balitoridae, Cyprinidae, Gobiidae, Percidae, Poecilidae, Salmonidae, Siluridae, Syngnathidae) 22 tür ve 3 alttür teşhis edilmiştir.
  • Familya: Anguillidae
Anguilla anguilla (Linnaeus, 1758)
  • Familya: Atherinidae
Atherina boyeri (Risso, 1810)
  • Familya: Balitoridae
Oxynoemacheilus eregliensis (Banarescu&Nalbant 1978) Endemik tür
Barbatula kosswigi (Erk’akan ve Kuru, 1986)
Oxynoemacheilus banarescui (Delmastro, 1982)
  • Familya: Cyprinidae
Alburnoides bipunctatus (Bloch,1782)
Alburnus chalcoides (Güldenstädt, 1772)
Barbus tauricus (Kessler, 1877)
Capoeta sieboldii (Steindachner, 1864)
Carassius auratus auratus (Linnaeus, 1758)
Chondrostoma angorense (Elvira, 1987)
Cyprinus carpio (Linnaeus, 1758)
Squalius cephalus (Linnaeus, 1758)
Tinca tinca (Linnaeus, 1758)
  • Familya: Gobiidae
Neogobius fluviatilis (Pallas, 1814)
Neogobius melanostomus (Pallas, 1814)
  • Familya: Percidae
Perca fluviatilis (Linnaeus, 1758)
Sander lucioperca (Linnaeus, 1758)
  • Familya: Poecilidae
Gambusia holbrooki (Girard, 1859)
  • Familya: Salmonidae
Salmo trutta labrax (Pallas, 1814)
Oncorhynchus mykiss (Walbaum, 1792)
  • Familya: Siluridae
Silurus glanis (Linnaeus, 1758)
  • Familya: Syngnathidae
Syngnathus abaster (Risso, 1827)
Syngnathus acus (Linnaeus, 1758)

Eski Zamanlarda [değiştir]

Hititler Marassantiya Nehri adını vermişlerdi. Hititlerin ana toprakları olan Hatti'nin batı sınırlarını şekillendiriyordu. Klasik eski zamanlarda Ön Asya ve Asya' nın geri kalanı arasında bir sınır oluştururdu. M.Ö. 28 Mayıs 585 yılında Medler ile Lidyalılar arasında yapılan "Battle of Hallys" Kızılırmak Savaşı burada olmuştur. Önceleri Lidya'lılar ve Pers'ler arasında bir sınırdı. Lidya'lı Croesus sınırı geçip Pers'lere (Pers Kralı Cyrus II) hücüm etti ve bu savaşta (M.Ö.547) yenildi. Böylece Pers'ler sınırlarını Ege Denizi'ne kadar genişletti.

Kızılırmak Görüntüleri [değiştir]

18 Nisan 2011 Pazartesi

Hititler

Hititler, tarihte Anadolu'da devlet kurmuş bir uygarlıktır. Hint-Avrupa dil ailesi'ne dahil bir dil konuştukları için Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğu kabul edilmektedir. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu'ya göç ederek yerli Hatti (Eti) Beylikleri üzerinde hakimiyet kurdukları bilinmektedir.

Konu başlıkları

[gizle]

Tarihçe [değiştir]

Anadolu Yarımadası'nın bugün için bilinen en eski adı Hattuşaş Ülkesi idi ve bu topraklar 1500 yıl boyunca Hatti Ülkesi olarak bilindi.[1] Bu ad o kadar yerleşmişti ki Anadolu'yu istila eden Hititler bile yeni yurtlarından söz ederken Hatti Ülkesi deyimini kullanmışlardır. Oysa sonradan yine tabletlerden öğrenildiğine göre, söz konusu Hind-Avrupalı halk kendini Nesice konuşan Nesililer olarak anıyordu.[2] Ancak Hitit biçimindeki adlandırma, Eskiçağ tarihi çevrelerinde yayıldığı için onu değiştirmek güç olurdu. Zaten filologlar söz konusu Hind-Avrupalı kavim için Hatti sözcüğünü olduğu gibi almayıp, onun Ahd-i Atik'de zikredilen "Heth" ve "Hittim" şeklinden esinlenerek Almanca Die Hethiter, İngilizce The Hittites, Fransızca Les Hittites ve İtalyanca Gli Ittiti deyimlerini üretmişlerdir. Türkçe'de ise önceleri Eti sözcüğü kullanıldı, şimdi ise Hitit deyimi yerleşmiştir.[3]. Anadolu'ya geliş yönleri arasında, Kafkasya üzerinden, Çanakkale Boğazı'ndan ya da Karadeniz'den olmalıdır. En genel kabul gören görüş, Kafkasya üzerinden Anadolu'ya indikleri yönündedir. Tarihteki ilk kralları Kuşşara kralı LeonUgur'dır. İlk yerleşim yerleri ise Hattuşaş'dır. Pithana'nın oğlu Anitta zamanında başkentleri Neşa (Kaniş-Kültepe) olmuştur. Anitta, Hitit krallığının başkenti olan Hattuşaş'ı (Boğazköy), çok büyük hazineleri olduğunu tahmin ederek kuşatmış fakat şehirde herhangi bir şey bulamayınca kızarak şehri tamamen yakıp yıkmış ve ünlü lanetini savurmuştur: “Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşaş’ı yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun." Daha sonra Anitta'nın soyundan gelen torunu Hattuşaş'ı bu kez Hitit krallığının başkenti yapacak ve kendisine de "Hattuşili" adını verecektir. Hattuşaş Antik Kalıntıları bugün UNESCO'nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer almaktadır. Hititler yerli halkın ekonomik ve kültürel etkilerinden etkilenerek dil ve dinlerini benimsemiş ve ırklarını Hatti ırkının içinde eritmişlerdir.
Hitit boğa-adam sfenksi.[4]
En geniş sınırlarında Hitit Devleti (Mavi alan)
Hititler, Asurluların Anadolu’ dan çıkmak zorunda kalmasıyla devlet idaresini ellerine almışlardır. Anadolu’nun yerli halkıyla kaynaşıp Hitit Devleti’ni kurmuşlardır. Bu devletin kurucusu Labarna‘dır. Başkenti ise Hattuşaş’ dır. (Boğazköy). Hitit tarihi M.Ö. 1650 - M.Ö. 1450 Eski Krallık Devri ve M.Ö. 1450 - M.Ö. 1200 İmparatorluk Devri olmak üzere iki safhada incelenir. Hitit Devleti'nin kuruluşundan itibaren, sanattaki Mezopotamya'lı unsurlar kaybolarak, Anadolu'nun yerli sanatıyla birleşmiştir. Sanatta, boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkmıştır. Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları ve orthostatlarla (bina cephelerinde alt sırada yer alan kabartmalı taşlar) önceki sanattan ayrılır. Aslında Hattiler'e ait olmasına rağmen Hitit Güneş Kursu olarak anılan törensel nesne, Hititlerin sembolü kabul edilir.
Hitit adı Eski Ahit'e göre uydurulmuş bir isimdir. Bugün Hitit diye anılan bu halkın kendilerine "Nesi dili konuşan" anlamında Nesili dediklerini biliyoruz. Hititler kendilerine "Neşalılar" diyorlardı. HİTİT devletinde pankuŞ (YÖNETİM MECLİSİ)denilen yerde kararlar alınır ve rahatça görüş ifade edilebilir. Hititler birçok yapıya imza atmıştır. Bunlar; güneş kursu,dinsel sancak, tunç boğa, gümüş heykelcilik...'dir. Hitit şehri Anitta'nın soyu ile yıkılmıştır.

Hitit Siyasi Tarihi [değiştir]

M.Ö. 1800 yılları, Anadolu tarihinin başlangıcı yerli aglutinant dil grubuna ait Hattiler ve Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemdir. Bu çağ, Hitit kültürünün başlangıç ve gelişme aşamalarının kaynağıdır. M.Ö 2500-2000 yılları arasında Kuzey Kapadokya ve Orta Karadeniz bölgesi’nde gelişmiş kültürün temsilcisi Hattiler’di.
Günümüzde Boğazköy’de bulunan Hattuşaş’taki Aslanlı Kapı.
Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri, Hatti kültürünün simgeleridir. M.Ö 2000 yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı, Asur Ticaret Kolonileri dönemi izler. Yazılı kaynaklardan Hititlerin, Anadolu’ya M.Ö. 3. binin son yıllarında, 2. binin başında küçük gruplar halinde, girmeye başladıkları ihtimali çıkmaktadır. Hititlerin Anadolu’ya Kuzey Karadeniz üzerinden veya kuzeydoğudan, Kafkaslar üzerinden geldikleri ve Kızılırmak kavisinin kuzey kesimine yerleşmiş oldukları değerlendirilmektedir.
Yazılıkaya'da Tudhaliya-IV kabartması. Sol eliyle ucu spiral biçimli asasını tutmaktadır, sağ elinin üzerindeki edikulası'nda kanatlı güneş sembolü çift güneşli olarak yapılmıştır.

Hitit Beylikler Dönemi [değiştir]

Birbirini izleyen akınlarla Orta Anadolu içlerine yayılan Hititler, zamanla etki alanlarını genişletmişler, Hattili Prenslerin arazilerine hakim olmuşlardır. Asur Ticaret Kolonilerinin geç evresinde (M.Ö. 1800- M.Ö. 1730) Kuşşara Kralı Pithana ve oğlu Anitta tarih sahnesine çıktılar. Onlar Hitit diline Nesice adını veren Kaniş/Neşa’yi zaptedip krallığın ilk merkezi yaptılar. M.Ö. 1700’lerde Kuşşara kralı Anitta, Hatti Kralı Pijusti’yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır: "Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuş’u yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun."

Eski Krallık [değiştir]

Hattuşaş M.Ö. 17. yy.’ın ikinci yarısında, Hitit Kralı I. Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir. Eski Hitit Devleti’nin kurucusu I. Hattuşili Kızılırmak kavisi içindeki çekirdek ülkede birliği sağladıktan sonra, Kuzey Suriye ve Yukarı Fırat Bölgesi’nde Hurri Ülkesine karşı yönettiği akınlarla, kendisini izleyecek Hitit Krallarına bir Dünya devleti olma amacının işaretini veriyordu. Murşili istilalara güneyde devam ederek ve Suriye’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak, Mezopotamya ticaret yollarını kontrol altına aldı. Halep ele geçirildi ve ordu Babil’e kadar ilerleyerek Hammurabi hanedanlığına son verdi.
Ancak, I. Murşili’nin Hantili tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir. Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü. Hantili’den sonra tahta geçen Zidanta ve I. Huzziya’da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler. Bu dönemde Hitit devleti, Torosların güneyindeki ülkeleri, Güney ve Güneydoğu Anadolu’daki diğer bölgeleri yeniden Mitanni Krallığı’na kaptırdı. Telipinu tahta geçince, saraydaki kan davalarını durdurmayı başardı. Önceki kralların uzak bölgelere yaptıkları seferleri durdurarak, Anadolu’yu kendi içinde tutarlı bir idari teşkilat altına almaya çalıştı. Bu amaçla eyalet sistemini kurdu. Telipinu fermanı olarak bilinen fermanı yayınlayarak, taht verasetini belli kurallara bağladı.

Orta Krallık [değiştir]

Geleneksel Hitit tarihi çağ ayrımına göre, Telipinu devrini Orta Krallık adı verilen dönem izler. Aynı zamanda I. Tuthaliya Hititlerin amansız düşmanı Kaşkalar’la da başetmek zorunda kalmıştır. Metinlerde Tuthaliya zamanında, Fırat’ın yukarı yatağında kalan bölgelere ve Kuzey Mezopotamya’da Hurrilere karşı yapılan askeri harekatlardan söz edilmektedir. Bu başarılarla I. Tuthaliya’nın Hatti ülkesinde krallığın gücünü yeniden sağladığı anlaşılmaktadır. Ancak I. Tuthaliya’nın hükümdarlık alanı genelde Anadolu ile sınırlı kalmıştır.
Hitit güneşi.
"Hattice" yazı
Hitit İmparatorluğu'nun son bilinen kralı 2. Suppiluliuma'nın rölyefi.
I. Şuppiluliuma tahta geçince, öncelikle Anadolu’ daki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır. Daha sonra Suriye ve Kuzey Mezopotamya'nın bazı bölgelerini Hitit Krallığı’na katmıştır. Kaşkalarla savaşmış, Ugarit Kralı II. Nigmedu ile bir anlaşma yapmıştır. Şuppiluliuma Mısır’ da Tutankhamon’ un ölümünden sonra çıkan çatışmaları fırsat bilmiş, Kargamış’ı alarak Mitanni Krallığı’na son vermiştir. II. Murşili’nin, Anadolu’nun kuzeyindeki ve batısındaki seferleri, Hitit çekirdek ülkesinde vebanın hüküm sürdüğü ve giderek artan Asur etkisiyle Suriye’de huzursuzlukların yaşandığı bir döneme rastlamıştır.

Büyük Krallık Dönemi [değiştir]

Babası Murşili’nin ardından fazla zorluk çekmeden tahta geçen XXI. Muvattalli, yirmi yıldan fazla ’’Büyük Kral’’ olarak hüküm sürmüştür. O’ nun küçük kardeşi Hattuşili, askeri birliklerin başı, saray memuru, kuzey sınırının sürekli huzursuz bölgelerinde ve Hattuşa’da Vali olarak Hükümdara birçok alanda hizmet vermiştir. Bu dönemde Muvattalli sarayını, Tanrı ve atalarının heykelleri ile birlikte Hattuşa’dan Tarhuntaşşa’ya taşımıştır. Muvattalli zamanında Orta Suriye’deki Amurru bölgesi nedeniyle, Hititler’in anlaşmazlığa düştüğü ülke Mısır’dı. Bu anlaşmazlık Kadeş Savaşı’na yol açtı.(M.Ö. 1280)
Günümüzde Mısır’daki Abydos, Luksor, Abu Simbel’in duvarları ve Ramsesseum’un pylonlarının üzerindeki kabartmalarda, Yakındoğu’nun geçmişindeki en ünlü savaşlardan biri olan Kadeş Savaşı’nın tasviri görülmektedir. Kabartmalara II. Ramses’in Hitit Kralı II. Muvattalli’yi yenerek elde ettiği zaferin kutlandığı hiyeroglif metinler eşlik etmektedir. Firavun çok iyi hazırlanarak savaş alanında bizzat bulunmasına rağmen, savaşın asıl galibi Hititler olmuştur. Amurru yeniden Hitit yönetimi altına girmiş, ayrılıkçı yerel kral Benteşina ise Anadolu’ya sürülmüş, Kadeş Kalesi Hitit denetiminde kalmıştır.
Büyük Kral II. Muvattalli öldüğünde, eski bir kurala uyulmuş ve imparatorluğun en güçlü adamı olan kardeşi Hattuşili yerine, oğlu III. Murşili/Urhi-Teşup tahta geçmiştir. O, başkenti Tarhuntaşşa’dan, yeniden Hattuşa’ya taşımıştır. Bölgede II. Muvattalli döneminden ve Kadeş Savaşı’ndan bu yana II. Ramses hüküm sürmekteydi. Hattuşili Asur ve Babil Hükümdarları ile olduğu gibi, II. Ramses ile de hükümdarlar arasındaki olağan ilişkilerini sürdürmüştür. I. Şuppiluliuma’dan beri süregelen savaş durumunu sona erdirmiş ve Mısır ile barış antlaşmasını imzalamıştır. Antlaşma Hattuşa’ da ortaya çıkarılan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan kil tabletten anlaşılmaktadır. Akadca yazılmıştır. Ayrıca Mısır-Karnak Ramesseum’ da da Mısır hiyeroglifi ile kaleme alınmış kopyaları görülmektedir. II. Ramses ile yapılan barış antlaşması, Hattuşili’ nin hükümdarlık döneminde ulaştığı bir zirvedir. Bu başarı kendisinin rakipleri Asur ve Babil ile Ege’deki rakibi Ahhiyava karşısındaki konumunu güçlendirmiştir.
Kurallara uygun olmaksızın tahta çıkmış olmasına rağmen, III. Hattuşili önemli politik başarılar ve uluslararası takdir kazanmıştı; ancak Hattuşa’da tahtına çıkacak kişi ile ilgili düzenlemeyi yapmak da kendisi için önemliydi. Önceden seçilen varisten vazgeçilmiş ve yerine Prens IV. Tuthaliya seçilmişti. Tuthaliya tahta çıktıktan sonra, Tarhuntaşşa Kralı Kurunta ile antlaşma yapmış ve Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları yeniden çizilmiştir. II. Muvattali’nin oğlu olarak hanedandan gelen Krala, imparatorluk hiyerarşisi içinde Karkamış Kralı ile aynı düzeyde yer verilmiştir.

6 Nisan 2011 Çarşamba

sümerler

Sümerliler, M.Ö. 3500 - M.Ö. 2000 yılları arasında Güney Irak'ta (Mezopotamya) yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölge ve medeniyet.
Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerliler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlilerde ortaya çıkmıştır.[1] Genel kanı Sümerlilerin çağdaşı olan halklarla yakın etkileşimi sonucu benzerliklerin olduğu yönündedir.
Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlilerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlilerdir. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlilerde rastlanır. Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Kurda,Uruk ve Ur sayılabilir.