Hititler, tarihte
Anadolu'da devlet kurmuş bir uygarlıktır.
Hint-Avrupa dil ailesi'ne dahil bir dil konuştukları için Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğu kabul edilmektedir.
M.Ö. 2000 yıllarında
Anadolu'ya göç ederek yerli
Hatti (Eti) Beylikleri üzerinde hakimiyet kurdukları bilinmektedir.
Anadolu Yarımadası'nın bugün için bilinen en eski adı
Hattuşaş Ülkesi idi ve bu topraklar 1500 yıl boyunca
Hatti Ülkesi olarak bilindi.
[1] Bu ad o kadar yerleşmişti ki Anadolu'yu istila eden
Hititler bile yeni yurtlarından söz ederken
Hatti Ülkesi deyimini kullanmışlardır. Oysa sonradan yine tabletlerden öğrenildiğine göre, söz konusu Hind-Avrupalı halk kendini
Nesice konuşan Nesililer olarak anıyordu.
[2] Ancak
Hitit biçimindeki adlandırma, Eskiçağ tarihi çevrelerinde yayıldığı için onu değiştirmek güç olurdu. Zaten
filologlar söz konusu Hind-Avrupalı kavim için
Hatti sözcüğünü olduğu gibi almayıp, onun
Ahd-i Atik'de zikredilen "Heth" ve "Hittim" şeklinden esinlenerek
Almanca Die Hethiter,
İngilizce The Hittites,
Fransızca Les Hittites ve
İtalyanca Gli Ittiti deyimlerini üretmişlerdir. Türkçe'de ise önceleri Eti sözcüğü kullanıldı, şimdi ise Hitit deyimi yerleşmiştir.
[3].
Anadolu'ya geliş yönleri arasında,
Kafkasya üzerinden,
Çanakkale Boğazı'ndan ya da
Karadeniz'den olmalıdır. En genel kabul gören görüş, Kafkasya üzerinden Anadolu'ya indikleri yönündedir. Tarihteki ilk kralları Kuşşara kralı LeonUgur'dır. İlk yerleşim yerleri ise
Hattuşaş'dır.
Pithana'nın oğlu
Anitta zamanında başkentleri
Neşa (Kaniş-Kültepe) olmuştur. Anitta, Hitit krallığının başkenti olan Hattuşaş'ı (
Boğazköy), çok büyük hazineleri olduğunu tahmin ederek kuşatmış fakat şehirde herhangi bir şey bulamayınca kızarak şehri tamamen yakıp yıkmış ve ünlü lanetini savurmuştur: “Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşaş’ı yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun." Daha sonra Anitta'nın soyundan gelen torunu Hattuşaş'ı bu kez Hitit krallığının başkenti yapacak ve kendisine de "Hattuşili" adını verecektir. Hattuşaş Antik Kalıntıları bugün
UNESCO'nun
Dünya Kültür Mirasları listesinde yer almaktadır. Hititler yerli halkın ekonomik ve kültürel etkilerinden etkilenerek dil ve dinlerini benimsemiş ve ırklarını
Hatti ırkının içinde eritmişlerdir.
Hitit boğa-adam sfenksi.
[4]
En geniş sınırlarında Hitit Devleti (Mavi alan)
Hititler,
Asurluların Anadolu’ dan çıkmak zorunda kalmasıyla devlet idaresini ellerine almışlardır.
Anadolu’nun yerli halkıyla kaynaşıp Hitit Devleti’ni kurmuşlardır. Bu devletin kurucusu
Labarna‘dır. Başkenti ise
Hattuşaş’ dır. (Boğazköy). Hitit tarihi M.Ö. 1650 - M.Ö. 1450
Eski Krallık Devri ve M.Ö. 1450 - M.Ö. 1200
İmparatorluk Devri olmak üzere iki safhada incelenir. Hitit Devleti'nin kuruluşundan itibaren, sanattaki
Mezopotamya'lı unsurlar kaybolarak,
Anadolu'nun yerli sanatıyla birleşmiştir. Sanatta, boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkmıştır. Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları ve
orthostatlarla (bina cephelerinde alt sırada yer alan kabartmalı taşlar) önceki sanattan ayrılır. Aslında
Hattiler'e ait olmasına rağmen
Hitit Güneş Kursu olarak anılan törensel nesne, Hititlerin sembolü kabul edilir.
Hitit adı
Eski Ahit'e göre uydurulmuş bir isimdir. Bugün Hitit diye anılan bu halkın kendilerine "Nesi dili konuşan" anlamında
Nesili dediklerini biliyoruz. Hititler kendilerine "Neşalılar" diyorlardı. HİTİT devletinde pankuŞ (YÖNETİM MECLİSİ)denilen yerde kararlar alınır ve rahatça görüş ifade edilebilir. Hititler birçok yapıya imza atmıştır. Bunlar; güneş kursu,dinsel sancak, tunç boğa, gümüş heykelcilik...'dir. Hitit şehri Anitta'nın soyu ile yıkılmıştır.
Hitit Siyasi Tarihi [değiştir]
M.Ö. 1800 yılları,
Anadolu tarihinin başlangıcı yerli
aglutinant dil grubuna ait
Hattiler ve Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemdir. Bu çağ,
Hitit kültürünün başlangıç ve gelişme aşamalarının kaynağıdır.
M.Ö 2500-2000 yılları arasında Kuzey
Kapadokya ve
Orta Karadeniz bölgesi’nde gelişmiş kültürün temsilcisi
Hattiler’di.
Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri,
Hatti kültürünün simgeleridir.
M.Ö 2000 yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı,
Asur Ticaret Kolonileri dönemi izler. Yazılı kaynaklardan
Hititlerin,
Anadolu’ya M.Ö. 3. binin son yıllarında, 2. binin başında küçük gruplar halinde, girmeye başladıkları ihtimali çıkmaktadır.
Hititlerin Anadolu’ya Kuzey Karadeniz üzerinden veya kuzeydoğudan,
Kafkaslar üzerinden geldikleri ve
Kızılırmak kavisinin kuzey kesimine yerleşmiş oldukları değerlendirilmektedir.
Yazılıkaya'da Tudhaliya-IV kabartması. Sol eliyle ucu spiral biçimli asasını tutmaktadır, sağ elinin üzerindeki edikulası'nda kanatlı güneş sembolü çift güneşli olarak yapılmıştır.
Hitit Beylikler Dönemi [değiştir]
Birbirini izleyen akınlarla
Orta Anadolu içlerine yayılan
Hititler, zamanla etki alanlarını genişletmişler, Hattili Prenslerin arazilerine hakim olmuşlardır. Asur Ticaret Kolonilerinin geç evresinde (M.Ö. 1800- M.Ö. 1730) Kuşşara Kralı
Pithana ve oğlu
Anitta tarih sahnesine çıktılar. Onlar
Hitit diline
Nesice adını veren Kaniş/Neşa’yi zaptedip krallığın ilk merkezi yaptılar. M.Ö. 1700’lerde
Kuşşara kralı Anitta,
Hatti Kralı
Pijusti’yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır:
"Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuş’u yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun."
Hattuşaş M.Ö. 17. yy.’ın ikinci yarısında, Hitit Kralı
I. Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir. Eski
Hitit Devleti’nin kurucusu I. Hattuşili Kızılırmak kavisi içindeki çekirdek ülkede birliği sağladıktan sonra,
Kuzey Suriye ve
Yukarı Fırat Bölgesi’nde
Hurri Ülkesine karşı yönettiği akınlarla, kendisini izleyecek Hitit Krallarına bir
Dünya devleti olma amacının işaretini veriyordu.
Murşili istilalara güneyde devam ederek ve
Suriye’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak,
Mezopotamya ticaret yollarını kontrol altına aldı.
Halep ele geçirildi ve ordu
Babil’e kadar ilerleyerek
Hammurabi hanedanlığına son verdi.
Ancak,
I. Murşili’nin
Hantili tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir. Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü.
Hantili’den sonra tahta geçen
Zidanta ve
I. Huzziya’da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler. Bu dönemde Hitit devleti,
Torosların güneyindeki ülkeleri, Güney ve
Güneydoğu Anadolu’daki diğer bölgeleri yeniden
Mitanni Krallığı’na kaptırdı.
Telipinu tahta geçince, saraydaki kan davalarını durdurmayı başardı. Önceki kralların uzak bölgelere yaptıkları seferleri durdurarak, Anadolu’yu kendi içinde tutarlı bir idari teşkilat altına almaya çalıştı. Bu amaçla eyalet sistemini kurdu.
Telipinu fermanı olarak bilinen fermanı yayınlayarak, taht verasetini belli kurallara bağladı.
Geleneksel
Hitit tarihi çağ ayrımına göre,
Telipinu devrini Orta Krallık adı verilen dönem izler. Aynı zamanda
I. Tuthaliya Hititlerin amansız düşmanı
Kaşkalar’la da başetmek zorunda kalmıştır. Metinlerde Tuthaliya zamanında, Fırat’ın yukarı yatağında kalan bölgelere ve Kuzey Mezopotamya’da
Hurrilere karşı yapılan askeri harekatlardan söz edilmektedir. Bu başarılarla I. Tuthaliya’nın
Hatti ülkesinde krallığın gücünü yeniden sağladığı anlaşılmaktadır. Ancak I. Tuthaliya’nın hükümdarlık alanı genelde Anadolu ile sınırlı kalmıştır.
I. Şuppiluliuma tahta geçince, öncelikle Anadolu’ daki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır. Daha sonra
Suriye ve Kuzey Mezopotamya'nın bazı bölgelerini Hitit Krallığı’na katmıştır. Kaşkalarla savaşmış, Ugarit Kralı
II. Nigmedu ile bir anlaşma yapmıştır.
Şuppiluliuma Mısır’ da
Tutankhamon’ un ölümünden sonra çıkan çatışmaları fırsat bilmiş,
Kargamış’ı alarak
Mitanni Krallığı’na son vermiştir.
II. Murşili’nin, Anadolu’nun kuzeyindeki ve batısındaki seferleri, Hitit çekirdek ülkesinde vebanın hüküm sürdüğü ve giderek artan
Asur etkisiyle Suriye’de huzursuzlukların yaşandığı bir döneme rastlamıştır.
Büyük Krallık Dönemi [değiştir]
Babası
Murşili’nin ardından fazla zorluk çekmeden tahta geçen
XXI. Muvattalli, yirmi yıldan fazla ’’Büyük Kral’’ olarak hüküm sürmüştür. O’ nun küçük kardeşi
Hattuşili, askeri birliklerin başı, saray memuru, kuzey sınırının sürekli huzursuz bölgelerinde ve
Hattuşa’da Vali olarak Hükümdara birçok alanda hizmet vermiştir. Bu dönemde
Muvattalli sarayını,
Tanrı ve atalarının heykelleri ile birlikte
Hattuşa’dan
Tarhuntaşşa’ya taşımıştır. Muvattalli zamanında Orta Suriye’deki
Amurru bölgesi nedeniyle, Hititler’in anlaşmazlığa düştüğü ülke Mısır’dı. Bu anlaşmazlık
Kadeş Savaşı’na yol açtı.(
M.Ö. 1280)
Günümüzde Mısır’daki
Abydos,
Luksor,
Abu Simbel’in duvarları ve Ramsesseum’un pylonlarının üzerindeki kabartmalarda, Yakındoğu’nun geçmişindeki en ünlü savaşlardan biri olan
Kadeş Savaşı’nın tasviri görülmektedir. Kabartmalara
II. Ramses’in Hitit Kralı II. Muvattalli’yi yenerek elde ettiği zaferin kutlandığı hiyeroglif metinler eşlik etmektedir. Firavun çok iyi hazırlanarak savaş alanında bizzat bulunmasına rağmen, savaşın asıl galibi Hititler olmuştur. Amurru yeniden Hitit yönetimi altına girmiş, ayrılıkçı yerel kral Benteşina ise Anadolu’ya sürülmüş, Kadeş Kalesi Hitit denetiminde kalmıştır.
Büyük Kral
II. Muvattalli öldüğünde, eski bir kurala uyulmuş ve imparatorluğun en güçlü adamı olan kardeşi Hattuşili yerine, oğlu
III. Murşili/Urhi-Teşup tahta geçmiştir. O, başkenti Tarhuntaşşa’dan, yeniden Hattuşa’ya taşımıştır. Bölgede II. Muvattalli döneminden ve Kadeş Savaşı’ndan bu yana II. Ramses hüküm sürmekteydi. Hattuşili Asur ve Babil Hükümdarları ile olduğu gibi, II. Ramses ile de hükümdarlar arasındaki olağan ilişkilerini sürdürmüştür.
I. Şuppiluliuma’dan beri süregelen savaş durumunu sona erdirmiş ve Mısır ile barış antlaşmasını imzalamıştır. Antlaşma Hattuşa’ da ortaya çıkarılan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan kil tabletten anlaşılmaktadır. Akadca yazılmıştır. Ayrıca Mısır-Karnak Ramesseum’ da da Mısır hiyeroglifi ile kaleme alınmış kopyaları görülmektedir.
II. Ramses ile yapılan barış antlaşması, Hattuşili’ nin hükümdarlık döneminde ulaştığı bir zirvedir. Bu başarı kendisinin rakipleri Asur ve Babil ile Ege’deki rakibi Ahhiyava karşısındaki konumunu güçlendirmiştir.
Kurallara uygun olmaksızın tahta çıkmış olmasına rağmen,
III. Hattuşili önemli politik başarılar ve uluslararası takdir kazanmıştı; ancak Hattuşa’da tahtına çıkacak kişi ile ilgili düzenlemeyi yapmak da kendisi için önemliydi. Önceden seçilen varisten vazgeçilmiş ve yerine Prens IV. Tuthaliya seçilmişti. Tuthaliya tahta çıktıktan sonra, Tarhuntaşşa Kralı Kurunta ile antlaşma yapmış ve Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları yeniden çizilmiştir. II. Muvattali’nin oğlu olarak hanedandan gelen Krala, imparatorluk hiyerarşisi içinde Karkamış Kralı ile aynı düzeyde yer verilmiştir.